Yapay Zeka Şiir Yazabilir Mi?|M. Sadi Karademir
Gazetelerde, televizyonlarda, internet sitelerinde, sosyal medyada sık sık karşımıza çıkan, bazen gelişmişliğin verdiği refah duygusuyla, bazense teknolojinin fazla gelişiminin insanı ürküten yanıyla,-fakat ne olursa olsun- her açıdan ilgi çeken bir haber çıkıyor karşımıza: “Yapay Zekâ Şiir Yazıyor”. Yabancı firmalar da yerli firmalar da bu konuda birbiriyle yarışıyor, medyada yer almak için can atan akademisyenler, mikrofonun karşısında gururla icatlarından bahsediyorlar. Türkçe bilmem kaç kelime, bilmem kaç şiir, sisteme tanımlatılarak yorumlatılıyor ve ortaya bir şair ismi ile kelime kombinasyonlarının dil bilgisi kurallarıyla devrik birleşiminden meydana gelen ‘şiirsel yığın’ çıkıyor.
İyi şiiri okumaktan uzak kalmış genel kitle için ‘pek de fena sayılmaz’ geliyor bu şiirler. Çünkü şair diye karşılarına çıkanlar yapay zekânın ‘çıkarımından’ kat be kat kötü şiirlerle yıllardır edebiyat ortamında yer işgal ettiğinden dolayı hiç kimse yapay zekânın ortaya çıkardığı metnin şiir olup olmaması hususuna değinemiyor. Hal böyle olunca, iddialı bir Türk şairi olarak, bilim kurgu filmlerinde robotlarla savaşan kahraman olma rolünü ‘el mecbur’ kabul ediyor ve başlıyorum yapay zekâyla savaşıma.
Yazılım dili, en başta ‘1’ler ve ‘0’ larla işe başlamıştı, ‘var’ ile ‘yok’ olan, ‘+’ ile ‘-‘ olan, yani net ve belirgin olanlarla. Mantık ve şartlanmalar beraberinde geldi. “Eğer ….. olursa, sonuç …. olur, değilse …. olur” gibi. Bu keskinlikler özellikle matematik, geometri ve Newton fiziği ile ilgili pozitif bilimlerde bütün iş ve işlemleri kolaylaştırdı. Çünkü tüm işlemleri, formülleri, yasal düzenlemeleri, yasakları, limitleri yazılıma bir kez aktarabiliyorsanız geriye sadece değerleri girme işi kalıyordu. İnsan üzerine alınan tüm kararlar için ‘1’ler ve ‘0’ lar yetersiz kaldı. Çünkü mutlak iyilik, kötülük yoktu, insan çelişkili bir varlıktı, kararları net ve belirgin olamazdı. ‘1’ler ve ‘0’lar arasındaki, bir diğer ifadeyle sarışınla esmer arasındaki kumrallığın tüm derecelendirmeleri ve tonlarını; büyük data verileri, kültürel kodlar, sosyal ve biyolojik, psikolojik yatkınlıklar, akla gelebilecek diğer tüm etkenler, olasılık tahminleriyle yazılıma çevrilerek büyük oranda doğru karar veren bir sistemi oluşturdu: çoklu değişkenlerden olabilecek en doğru tahmini yaratmayı. Sonuç olarak en basit örneğini trafik tahmin cihazları olan navigasyonlarla görebileceğimiz, hayattaki ‘rutinleri’ kolaylaştıran pratik bir görev gördü, görüyor yapay zekâ.
Sosyal medyada vatansever bir paylaşım yaptıysanız tüm asker, polis, bayrak gönderilerini sizlere gösteren, muhalif bir görüş belirttiyseniz tüm muhalif platformları ayağınıza seren, birini desteklediyseniz, desteklediğiniz görüşle alakalı ‘öne çıkan (?!)’ tüm yorumcuları, hesapları karşınıza çıkaran, bir kıyafeti beğenip alınca ilgili firmaya alternatif olabilecek tüm markaları ‘sponsorlu’ ya da ‘gizli sponsorlu’ bağlantılarla sizleri baş başa bırakan da hiç kuşkusuz yapay zekânın kendisiydi. Buna eklediğiniz, önerilen arkadaş listeleri, gruplar, konular, şarkı tercihleriniz vb. dâhil. Sonuç, büyük bir oranda sistemin yorumunun, kişinin tercihiyle örtüştüğü yere götürüyordu. Peki, şiir, yazılımcıların, akademisyenlerin iddia ettiği gibi yapay bir zekâ tarafından yazılabilen bir şey miydi?
Şiir üzerine yazmış olduğum yazıları takip eden şanslı azınlık muhakkak bilecektir, şiirde zekâyı, bir başka ifadeyle aklı, şair için gerekli olan fakat şiiri oluşturmada tek başına yetersiz olan bir kavram olarak görüyorum. Hatta çoğu zaman şiirde akıl, aşılması gereken bir şeydir. Yapay da olsa tek başına bilgilerle doldurulmuş; hayatın, edebiyatın ezberleriyle yönetilmiş, oluşturulmuş bir zekânın, kalbe hitap edebilmesi bir hayli zordur. İyi şiir, imgedeki yaratıcılıkla, buluşla ‘alışılmış olanın dışındakini’ arar. Yüz binlerce şiir okuyan biri nasıl ki orijinal tek bir mısra yazamıyorsa, yapay zekâdan da ‘eşsiz’ ve ‘orijinal’ şiir yazmasını beklemek gülünç kalır. Yapay zekâ ‘yazılmış olan’dan üretir, birleştirir, tahmin eder; iyi şair ‘hiç yazılmamış olan’ı bulup çıkarandır. Şair bu yönüyle geçmişin, şimdinin ve geleceğin bütün şairlerine şiirleriyle meydan okuyandır.
Gerçek şair, hayattan aldığı kelimeleri yeni ve benzersiz anlam yüklemeleriyle yeniden yaratır. Şairi buluşa götüren belirli alışkanlıklar, tercihler, mekânlar, şartlanmalar da yoktur. Mum yanınca, müzik açılınca, banker lambası masaya doğru usulca eğilince; güzel bir manzaraya bakınca, çok acı çekince, çalkantılı ilişkiler, fırtınalı aşklar yaşayınca da şiir ortaya çıkmaz. Şiir, şairine sadece kendi isterse gelir. Yapay zekâ kullanarak bir adamı delirtebilir, yönlendirebilir, tehdit edebilir, şantaj yapabilir, tercihlerini belirleyebilir, kitle yönlendirmeleriyle baskı altına alabilir, hatta intihara sürükleyebilirsiniz. Slogan üretebilir, haber metni girebilir, kitap tanıtım yazısı oluşturabilir, hatta beylik hikâyeler, romanlar, senaryolar ortaya çıkarabilirsiniz ama asla şiir yazamazsınız.
Hakikatin özüne, hangi şair tek başına düşünerek yaklaşabilmiştir? Şiir, bilimsel bilgiden ziyade, duyumsal ve sezgisel bir özellik taşır. İyi bir şiirde her kelimenin kendi başına yeni bir ruhu da vardır. Yapay zekânın, kelimeye ve mısraya güzel, yeni, çarpıcı bir anlam üfürecek bir nefesi yoktur.
Şiir, aşkın, yeteneğin, yaratıcılığın; ahenkle, estetikle, müzikaliteyle bir forma kavuşmasıdır. Sanat eserinde ‘aşk’ unsurunu ‘söz’e katabilecek bir mahareti algoritmaların yakalaması beklenemez. Yapay zekânın kalbi yoktur. Şiirde güzelliği yakalamasına Fibonacci’nin katsayıları da yardım edemez.
Şiir, tarih boyunca mazlumların haksızlıklara, adaletsizliğe, çarpık düzene karşı koyuşunun en canlı sesi olmuştur. Bu açıdan bakıldığında şiir, ezilen toplumların baş kaldırışında kurtarıcı bir vasfı da içinde barındırır. İdeal şair, köleliğe tahammül göstermez. Kaderi yazılımla çizilen soyut bir kölenin, efendilerini zarara uğratacak edebi bir hamlede bulunması da beklenemez.
Ağ tabanlı bir mafya gittikçe sarsa da etrafımızı,
Her geçen gün insanın iç işleyişine biraz daha sindiğini sansa da,
Toplasa da kanmaya hazır bakışların haracını,
Çoğalsa da, gelişse de, her çatlaktan sızsa da,
Yapay zekâ şiir yazamaz
Çünkü robotların gözyaşı yoktur.
M. Sadi KARADEMİR
