Kitlesel Okumayla Geçen Beş Yıl: Okuma Atölyesinde 60. Kitabı Geride Bırakırken

Türkiye’de fikir, sanat ve edebiyat ortamında, düşüncenin gelişimi, maalesef Batının düşünce ekollerinde yer eden Prag ekolu gibi, Frankfurt ekolü gibi merkezi düşünce-felsefe okulları etrafında şekillenmiyor. Batılı anlamda bu okullara denk düşen bir fikir ekolümüz bulunmuyor. Geçmişten günümüze, düşünce ve sanatta birliktelikler genellikle gazete, dergi eksenli olup arkadaşlıklar bu birliktelikte önemli bir paya sahipken, düşüncenin gelişiminde net ve belirgin bir sistemden yola çıkmıyorlardı. Özellikle felsefe alanındaki derin boşluk halen daha devam etmekte.

Son dönemde Türkiye’de kitap satışları her geçen yıl biraz daha artsa da, okullaşma oranı artış gösterse de, her ile üniversite açılsa da, düşünce ve fikir alanındaki eksiklik kaldığı yerden devam ediyor. Mevcut eğitim sistemi, üniversite yapısı, düşünmenin değil sınav merkezliliği esas aldığı için, üniversitelerden hiç kitap okumadan mezun olabilmek -üzülerek belirtmeliyim ki – gayet mümkün.

Türkiye gündemi de günlük siyasi hareketlerden, seçimlerden, olaylardan, magazinsel gelişmelerden fazlasını içermiyor ne yazık ki. Geçmiş alışkanlıklara ve tercihlere göre tutulan siyasi tarafgirlik, kamuoyunda günlük yaşamda belirtisini net olarak göstermese de seçim zamanlarında gün yüzüne çıkıyor, beylik laflar, hamasi söylemler etrafımızı kuşatıyor. İsmet Özel’in belirttiği gibi, bizi veba ile sıtma arasında bir seçim yapmaya zorlayan günlük gelişmeler, sosyal medya yönlendirmeleri, yapılandırılmış hissini veren yapay tartışmalar, sanat eşrafının söyleminde de etkisini gösteriyordu. Sanat meşguliyeti toplumla kopuk, gençlerle ilgisiz, gelecekle de ilintisiz bir uğraşı olarak algılanıyordu.

Hal böyleyken, 2016 yılının başlarında, toplumcu bir duyarlılıkla sanatta ve hayatta aksiyonun, şikayetten ve eleştiriden fazlasını gerektirdiğine inandığım için kitap okuma hareketini başlatma düşüncem,  kıymetli dostum kitapsever Mesut Çavdar’ın da özverili destekleriyle meydana geldi. İlk hedefimiz, felsefe okumaları yapmak suretiyle düşünmeyi gündeme alabilmekti. Felsefe ve düşünce okumaları üzerine hazırlamış olduğumuz 25 kitaplık bir liste vardı, ama gerek kitap hacimleri, gerekse felsefeye olan yatkınlığımızın eksikliği nedeniyle bu eserleri kitlesel okuma fırsatını bulamamıştık.

Durum böyleyken, yılmadık ve hedefimizi edebiyat ve düşünce alanındaki kült eserleri okuma, yorumlama ve tartışma üzerine çektik. Kitap ile okur arasında dolaysız iletişimi sağlamak, okuma alışkanlığını genç arkadaşlara kazandırmak, yaptığımız sohbetlerde nitelikli konulara değinmek ve eser referanslı konuşabilmeyi sağlamaktı amacımız.

Günümüzdeki üniversite mantığının ilk oluşumu öğrenci merkezli olup Sokrates’in etrafına toplanan gençlerin talepleri üzerine meydana gelmişti. Bu anlamda üniversite, düşünmeyi merkeze alan sosyal bir oluşumdu. Ülkemde eksikliği günden güne fazlasıyla hissedilen entelektüel bilgi ve görgü seviyesini daha fazla yukarılara çıkarabilmek için, genç bir aydın olarak kendimi sorumlu hissettiğimden dolayı, doğru olana katkıda bulunabilmek adına en başa dönmeyi tercih ettim. Yuvarlak masa etrafında, fikrin, sanatın, eserin konuşulduğu, herkesin görüşünü ifade edebildiği, hiçbir gruba, oluşuma bağlı olmayan bağımsız, özgür bir düşünce ortamı…

Kitlesel okuma hareketimizde şöyle bir usulde karar kıldık. Öncelikle kitap listesini okuma grubumuzun önerileri ve tecrübelerimiz, okumalarımız ışığında belirliyor, ardından haftanın kitabını belirleyerek kitap okuma gününün bir hafta öncesinde arkadaşlarımızla paylaşıyorduk. Etkinlik günü, katılımcılar kitabı okumuş halde toplantıya iştirak ediyor, genel değerlendirmem ve ön-sunumumdan sonra kitap hakkında görüşlerimizi paylaşmaya geçiyorduk. Kitap temini herkesin şahsına aitti, kitap almakta zorlanan arkadaşlarımız olursa yardımda bulunabileceğimizi de belirtmiştik. Kitap üzerinde edebi incelemeler, kitabın konusu, yazarı, diğer kitaplarla etkileşimi, sanata olan katkısı, karakterlerinin mahiyeti, kurgusal yapısı ve dil işçiliği kitap değerlendirmelerinde üzerinde durduğumuz noktalardan sadece birkaçıydı. Kapımız kitap okuyan herkese sonuna kadar açıktı.

İlk etkinliğimiz Stefan Zweig’ın Satranç kitabını değerlendirmeyle başlıyordu. Okuma grubumuzun ilk toplantısında, beni ve Mesut Çavdar’ı arkadaş çevremiz ve genç dostlarımız yalnız bırakmadı. 12-13 kişilik okuma grubumuzda daha önce kitapla sıkça haşır neşir olan arkadaşlarımız olduğu gibi, son yıllarda hiç kitap okuma fırsatı bulamamış genç arkadaşlarımız da aramızda yerini alıyordu. Onların kitapla buluşmaları sonucu oluşan düşünceleri ve gözlerindeki ışık, bizim tüm gayretimizin en önemli pekiştireçlerinden biri olmuştur.

Bazen haftada bir, bazense iki haftada bir genelde Çemberlitaş’ta, nadiren de İstanbul’da yer alan diğer kafelerde, kahvelerde bir araya gelerek 2016-2018 yılları arasında 36 kıymetli eseri kitlesel okumayla ele almış oluyorduk. Bu süreçte okuma grubumuz da değişim gösteriyor, aramızdan hayat meşgalesinin zorunluluklarından dolayı ayrılan arkadaşlarımızın yerine yeni arkadaşlarımızla kitap okuma serüvenimize devam ediyorduk.

Bir sanat edebiyat faaliyeti için en önemli hususlardan birisi de sürekliliği sağlamaktı ki bunu da başarmıştık. Tamamen gönüllülük esasına dayanan birlikteliğimizi üç sene sürdürdükten sonra, etkinliğimizi genel bir sanat merkezi ortamında olmasının; tanımadığımız, ama kitaba gönül veren, kitapla alakalı görüşlerini dillendirmek ve tartışmak isteyen genç arkadaşlara da ulaşabilmek istedik.

 Kitap okuma etkinliğimizi Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesinde yapma fikri böylelikle doğmuş oldu. Yönetimiyle, katılımıyla, sunumuyla tamamen gönüllük esasına dayalı olan etkinliğimizde, geçen sene 15 kitabı, bu sene ise 9 kitabı birlikte okuyarak inceledik.

Toplamda kitlesel okumayla geçen altı senede, 60’ı aşkın kitabı geride bıraktık. Kitap okumak, insanın fiziki açlığını gidermese de önemli bir zenginlik katıyor okuyucuya. Farklı yorumlar ekseninde değerlendirilen her kitap, okurun zihnindeki yerini bir kez daha perçinliyor. Sözün kulaktan dolma olana değil, kitaba yaslanmasını sağlıyor. Kitlesel okuma, zihinsel bir kalkınmayı da getiriyor beraberinde. Dolayısıyla, kitabın çatısı altında yeni düşünceler, yorumlar filizleniyor.

Salgın dönemi öncesinde Sultanahmet’te yer alan Kızlarağası Medresesi’nde, sokağa çıkma yasaklarından sonra ise instagram canlı yayınlarıyla her türden, edebi değeri yüksek kitabın kapağını halen daha hep birlikte kaldırıyoruz.

TYB İstanbul Şubesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen kitap okuma atölyesinde gelecek haftalarda ise, Jose Saramago’nun Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş, Tarık Buğra’nın Gençliğim Eyvah ve Selim İleri’nin Her Gece Bodrum eserleri tahlil edilecek.

Bu üç eserden sonra, okuma atölyemizin faaliyetlerini bu dönem sonlandıracağız.

Bu güne kadar aramızda bulunan, emek harcayan, kitap okuyan, yorumlayan, her türlü fedakârlığı gösteren herkese sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz. İyi ki varsınız.

Kitap okuma etkinliklerimizde bu güne kadar okuduğumuz eserlerin listesini bu yazının altında sizlerle paylaşıyoruz.

Türkiye’de kitap okuma alışkanlığı üzerine ufacık bir katkımız olduysa ne mutlu.

Türk halkına kitapla, okumayla, özellikle de düşünmeyle geçen güzel ve aydınlık günler diliyoruz.

M. Sadi KARADEMİR

İşte Kitap Okuma Atölyesinde Tahlil Edilen 60 Kitabın Tam Listesi

  1. Edmond Rostand- Cyrano de Bergerac
  2. Roberto Bolano-Tılsım
  3. Necip Fazıl Kısakürek- Parmaksız Salih
  4. Gogol-Burun,Palto,Bir Delinin Hatıra Defteri
  5. Nurettin Topçu- Var Olmak
  6. Joseph Conrad-Karanlığın Yüreği
  7. Herman Melville- Billy Bud
  8. William Faulkner-Ses ve Öfke
  9. Ahmet Hamdi Tanpınar-Huzur
  10. Attila İlhan-Dersaadette Sabah Ezanları
  11. Yaşar Kemal-Teneke
  12. Sezai Karakoç-Çağ ve İlham  
  13. Mustafa Kutlu-Rüzgarlı Pazar
  14. Sebahattin Ali-Değirmen
  15. Yevgeny Zamyatin-Biz
  16. Yunus Emre-Yunus Emre Divanı
  17. İsmet Özel-Taşları Yemek Yasak
  18. İvo Andriç-Drina Köprüsü
  19. Albert Camus-Veba
  20. Ahmet Hamdi Tanpınar-Sahnenin Dışındakiler
  21. Sun Tzu-Savaş Sanatı
  22. E. M. Remarque- Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok
  23. Orhan Kemal-72. Koğuş
  24. Erol Güngör-İslam Tasavvufunun Meseleleri
  25. Albert Camus-Yabancı
  26. Yusuf Akçura- Üç Tarz-ı Siyaset
  27. Nurettin Topçu-Ahlak Nizamı
  28. Halide Edip Adıvar- Ateşten Gömlek
  29. Max Weber- Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Doğuşu
  30. Ahmet Hikmet Müftüoğlu- Çağlayanlar
  31. Sadık Hidayet- Kör Baykuş  
  32. Necip Fazıl- Reis Bey
  33. Sebahattin Ali- İçimizdeki Şeytan
  34. Nietzche- Böyle Buyurdu Zerdüşt
  35. Metin Kaçan- Ağır Roman
  36. Ahmet Hamdi Tanpınar- Mahur Beste
  37. Kemal Tahir-Kurt Kanunu
  38. Aldoux Huxley- Cesur Yeni Dünya
  39. J.P.Sartre-Bulantı
  40. Gabriel Garcia Marquez-Yüzyıllık Yalnızlık
  41. James Joyce- Dublinliler
  42. Anton Çehov- Altıncı Koğuş
  43. Peyami Safa- Matmazel Noraliyanın Koltuğu
  44. M. Unamuno-Sis
  45. Haruki Murakami-Karanlıktan Sonra
  46. M. Kemal Atatürk-Nutuk
  47. Mehmet Akif Ersoy-Safahat
  48. Teoman Duralı- Omurgasızlaştırılmış Türklük
  49. Ahmet Rasim- Şehir Mektupları
  50. Cemil Meriç-Bu Ülke
  51. Adalet Ağaoğlu- Romantik Bir Viyana Yazı
  52. Fethi Gemuhluoğlu- Dostluk Üzerine
  53. Nihal Atsız – Bozkurtlar
  54. Stefan Zweig-Satranç
  55. Franz Kafka- Dava
  56. Falih Rıfkı Atay-Zeytindağı
  57. Necip Fazıl- Bir Adam Yaratmak
  58. Justin Mc Carthy- Ölüm ve Sürgün
  59. George Orwell-1984
  60. Cengiz Dağcı-Korkunç Yıllar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir