Edebiyatın İnşa Edici Rolü: Yazın ve Kimlik| Mümin Ali
Balkan coğrafyası bu tartışmalar için özel bir zemin sunmaktadır. Osmanlı’nın ardından ulus-devletlerin yükselişi, Balkan Türk milletinin kimliklerini koruma çabasını beraberinde getirmiştir. Bu süreçte edebiyat, dilin muhafazası, kültürel hafızanın aktarılması ve aidiyetin diri tutulması için en önemli araçlardan biri olmuştur. Yahya Kemal Beyatlı’nın “Üsküp bir Müslüman şehirdi / Binbir türbesiyle müştehirdi” mısraları, yalnızca bir şehrin geçmişini hatırlatmakla kalmaz, aynı zamanda kimliğin kolektif bilincini de diri tutmaktadır. Balkan Türk Edebiyatı bu yönüyle bir hafıza mekânı, bir kimlik deposu ve süreklilik aracıdır. Kimlik, akışkan bir halde kitle veya gruba aidiyetini gösterme kaygısı ile devlet tarafından güvenlik ve özgürlük teminatı için takdim edilen bir olgudur (Ali, 2024: s.35-36). Bu akışkanlık, Balkan Türk edebiyatında somut bir şekilde gözlemlenmektedir. Şairler ve yazarlar bir yandan maziyi diri tutarken, diğer yandan istikbale dair bir kimlik tahayyülünü kurgulamaktadırlar.
Devam